Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Elkhan Asgar Jan 2021
– Ata, üzümə bax gör nə çıxıb,
Atası öpdü onun üzündən.
– Atacan, gözüm şişibdir, bir bax.
Atası öpdü onun gözündən.
– Ata, yandırır günəş üzümü,
Kəsdi atası günün önünü.
– Ata, arılar incitməz məni?
– İncitməz, qızım, onlar kimsəni.
– Yağış yağanda saçım islanmaz?
– Papaq geyərsən, heç bir şey olmaz.
– Atacan, evə çox gec gəlməzsən?
– Getmərəm işə, əgər istəsən.
– Yoruldum yaman, dincələk bəlkə?
– Çox yoruldunsa, gəl gedək evə.
– Gec yatsam bu gün, küsməzsən məndən?
– Mən yox, amma ay inciyər səndən.
– Nə vaxt gedəcəm məktəbə, ata?
– Az qalıb, qızım, həmin o vaxta.
Qızcığaz bir an dayanıb durmur.
Sual verməkdən zərrə yorulmur.
Atanı güdür, gözdən qoymur heç.
Baxır üzünə, qımışır bic-bic.
Sual üstünə sual yağdırır.
Nədir səbəbi bəs bu marağın?!
Dəcəldir yaman, gəzir, axtarır.
O öz gündəlik nəvaziş payın.
Ceyhun Mahi Jan 2017
Hayal rüya diyarı hep saçar,
Ateş olur ki buz ve buz ateş.
Hayal Alemde her ne yok ne var,
Güneş olur ki ay ve ay güneş!
Lakin bu dünya hep hayır değil,
Zira ki var orada harıstan,
Zalim diken dolu gıcır değil,
Sorar gönül: o nerde gülistan?
Nazik zaman ve sert zaman döker,
Ve aynı an hayal eder devam,
Katar güzel görüş katar zalim keder,
Ve de olur onun için selam!
  Yalan söyler o pembe tozlu gül,
  Şaşırtılır zavallı her gönül.
Meter: Me fâ i lün / Me fâ i lün / Fe ul
İçimde yarın seni göremeyecek olmanın üzüntüsü var
Buğulu, her an ağlamaklı gözlerini görememenin
Sanki çocukken kırmışlar da seni öyle mahzun bakıyormuşsun gibi Dalgalı deniz saçlarını kalbime dolayamamanın
Elini her saçına götürdüğünde yalnızlığın kıyıya vuruyor gibi
Kırgın, buz ellerinle hayata tutunamamanın
Her sımsıkı sarıldığın eller seni bırakmış gibi
Yere kapanmış kimsesiz ağlayan çocuk sesini duyamamanın
Birini kaybetmişsin de onun sessizliği gibi
İçimde bugünün son gecemiz olmasının dayanılmazlığı var
Geri dönmeyecekmişsin gibi

İçimde yarın seni göremeyecek olmanın üzüntüsü var
En çok da seni bunları başkasına derken duymanın çaresizliği var
Muzaffer Feb 2019
acıklı filmlerden nefret ederim
yine de
bir bilet veriliyor bir akşam
giriyorsun suareye
ilk başlar yormuyor
on dakika aradan sonra
saplıyor kadın bıçağı
bir şey hissetmiyorsun önce
teğet geçiyor kalbi kahkahaları
ölmüyor adam, beter oluyor
oksijen azalan beyninde
Tanrım! ne dangalak kareler
çıkmak istiyor duygular
sıyrılmak derisinden
ama imkansız
seni de
çekiyor içine mayıs
bir sürüngenin dilinde
yerleşiyorsun
salon salomanje sandığın
karanlık dehlize
uluorta oynaşıyor kadın
adamdan imtina ettiği
günışıklarını
bolca dağıtıyor evrene
sevmek, sevilmek
şehir efsanesi
duygu yitiminde kopuyor kıyamet
evriliyor bukalemun gibi benliğine
hücreleri çiğnerken kalp atışların
sevişiyor yabancı bir gövdeyle
ne cüretkar bir senaryo
işbirlikçiden söz etmiyor film
senaryoda olduğu halde
fakat ben görüyorum
uzaktan yakınlar birbirilerine
aynı familyagil, yani o da sürüngen
hani şu
arada bir köpek kılığına giren
ve fakat
adamın ifadesi alınıyor hastanede
temmuz köpeğimi çağrın diye
bas bas bağırıyor adam
bukalemun onun yüreğinde...


Vaha
Muzaffer Feb 2019
Alta Gracia’da akşam oluyor
ve hala gitarımda bir telim eksik
Adabel’de kesti veresiyeyi
kapısına tekme attığım için
son paramla mama almıştım Lorenzo’ya
kafayı bulmadan önce azgın kedime
kim bilir nerde düzüşüyor bunak
bense pinekliyorum küf kokan pencerede
Mercedes geçse bir ıslık çalmam kafi
ama o’da geceleri çıkıyor işe
evi beş blok ötede gitsem
ama ya müşteri varsa içerde
Mercedes bir fahişe
aseksüel arkadaşız
yani ilişkimiz o minvalde
üfleyip püflüyorum son sigaramı
kafam karışık
bir G teli yüzünden
gitarı mı vursam
kolundan savurup duvara
küçük Miguel nerdesin velet
onun zulası vardır keman sepetinde
Miguel oniki yaşında benim öğrencim
Pado çalıyor beynimde her gece
oysa ben Blues üstü Jazz severim
çöküyorum olduğum yere
bir iki damla kalmış
dün geceki şişede
dikiyorum kafaya
ilk defa geç kalıyorum işe
Si’yi Sol’a
tak diyor temiz ruhlar
E’yi B’ye
üst perde’den çal
kleptoman şarkıları
sabahta vur tekmeyi kapısına
say eline mangırları...



Vaha

— The End —