Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer Feb 2019
lâtin
steplerinde doğarken iki cümle
logo’ya adam asıyordu
gözlüklü tilki federasyonu
ben de
aynı ilacı yazıyordum kendime
vitamin niyetine
aç karnına düzenli
düzenliydim
hatta düzenliydik ercan’la
çıktı konusunda

tanrı şahittir
gripli resim asmadık gökyüzüne
delisin oğlum derdi
maximum olanından hem de
prezentabl bulutlardık
tepeden tırnağa manikürlü ufukta
kızıl bir şal yolladık nihayet
dank etti tilkinin kafasına

gözüpek aslanlardık ya
saldırıp antilop sürüsüne
meyle günahlandık
kimi
kimiyse eksildik bir savaşta

şimdiler’de
deri işinde ercü
bense sökemedim
türkçe’yi henüz
geniş
plâtolu steplerde
kimse bilmedi
kim oldugumuzu
nerde
ve nasıl solduğumuzu
adımıza
curriculum vitae
soyadımıza yok yazdı
ceo’lar
Mateuš Conrad Jun 2017
adverts and the internet medium:
    d'uh... you forgot the capacity
  of the mute button...
                    wha'? wha'?
                                               audi tt?

(let's expand on the title:
         geometry (Y) the three dimensions,
       and trigonometry (W)... cosine rule,
   i.e. how three-dimensional space behaves).

i was born in the late 20th century,
and, right now,
                   i'm seeing the "problem"
you thought jews in europe
were *the
problem...
              ever read anything
          on the subject of kabbalah?
i can only reply
with sepultura's:
                      ra-ta-ma'h-hatta'h...
**** me, the tetragrammaton feels like
licking a pharaoh's toes in linguistic terms...
and there are always four,
            to ensure there's one
.
               but at least the aztec pyramids
were not burial grounds, or burial monuments,
rather, sites of capital punishment...
   which the conquistadors misunderstood!
only the whites know the concept
of ethno-masochism.
                      by common-tongue standards
so thoroughly expressed with
   the desired eloquence, stated, already.
social sciences are a disease
                            in terms of science per se...
     why isn't there a divine intervention
        story with regards to the aztec pyramids?
**** me and the scaffold!
             the largest bird on earth,
     and instead of flying off,
                it sticks its head into the earth
to "hide".
                          that's pushing it...
that's saying the non-existence of god is based
upon the non-existence of a good joke;
          i just don't think he needs to be
revered...
                 but obviously people have other
plans...
          never mind the comedian...
   mind the moloch;
   so they pray, and pray, and ask, and plead,
and end up looking like amassed lunatics...
   they demand praying...
   me? i demand of myself thinking about him...
hard to think about nothing,
   if i were thinking about nothing,
          i simply would be, not thinking;
  and you'd probably find me:
                                                 painting.

but **** me, aztec pyramids didn't receive
a divine intervention
   but the egyptian pyramids did...
   clearly the aztec pyramids weren't vanity projects
akin to burial sites / tombs...
          clearly...
             sites of enforcing capital punishment;
years later mis-translated by conquistadors...
  and in militant atheistic form...
                                              said: retarted.
Kuzhur Wilson Aug 2014
The God of the joyful
And the God of the sorrowful
Met on the dawn
Of those who had gone for a walk

Even though they belonged to the same family,
They didn’t even acknowledge one another

The eyes of the God of the sorrowful
Were in the sky
Birds are making fun of him

Clouds ?
They stood their ground,
Stating, ‘ we are not with you’.

The eyes
Of the  God of the joyful
Were on earth
Plants on earth
Smile at him
Dogs, cats and horses
Were vying with one another to walk with him.
The God of the sorrowful told
The God of the joyful,
“Brother,
Sometime or the other
On earth, or sky,
Or in the toilet of the passenger train,
Or in the corner of the bar of the poor,
Or in some Hatta in Sharja
Or in the kitchen of the labour camp
Or in a room of a house with rent  unpaid
Or in court
Or on some strong tree branch
Or in a pawn shop
Or in the middle of the road where children die from collision with vehicles
Or in some sorcerer’s hut

My people will see you
What will you tell them?

In the storm-like **** of the God of the joyful,
The cosmos started gasping for breath.
translation : Anitha varma
Mandar Gavkar Aug 2014
..
Hasawnara konitari asel tar,
radayla bara wat ta
... Tool sambhalnara konitari asel
tar, dhadpadayla bara wat ta.
. Kalji karnara konitari asel tar,
nishkalji pane wagayla bara wat ta.
. . Hatta purawnara konitari asel
tar, rusun basayla bara wat ta.
... Samjun ghenara konitari asel
tar,ragwayla bara wat ta..
. Prem karnara konitari asel tar
bhandayla bara wat ta.
.. Vishwasu asa konitari asel tar
andhale pannane vishwas thevayla
bara wat ta.
.. Vaat baghnara konitari asel tar
muddam ushir karayla bara wat ta.
.. Ayushyat "AAPLA" asa "KONITARI"
asel tar,jagayla bara wat ta....
Muzaffer Mar 2020
son sayfayı okumadan
aşk romanı almayın..

ilk sayfaların heyecan
ve endorfin salgıladığı
doğru olmakla birlikte
bir süre sonra
sadece akışkanlıkla ilgili
sıkıcı bir alışkanlık
haline büründüğü
bilimsel tespitlere dayandığından
sık sık
endişeye  gider
hatta yatıya kalırsınız
ruh halinizi tahrip eden
bulguların gerçekliğinde
kriminal deliller
sizi hayattan soğutur
ve sırça bir hapishanede
o romanı tekrar tekrar okur
keşkelerin keşkek
sütlerin kaymak tuttuğu sayfaları
göz yaşıyla yıkarsınız
süreğen ve olağan
bu kısır döngü
duygusal bir boşlukta
kraliyet mensubu
olarak algıladığınız
bir sırtlanın
sihirli sözlerine hapsedebilir
kaybedecek birşeyi
olmayan insanların
dolçe vita ruhları
birkaç mailden sonra
görüntülü açılımların
kapısını aralar
sahte mimiklerin
açık çeklerine
keşideci olduğunuzda
garsonyer
ya da
duvarları buzdan
otel odalarının kapısını aralar
şiirlerin etkisini doya doya yaşar
hatta bir süre
bu trajik sayfadan ayrılamazsınız
fakat bıkkınlık duygusu
suratlardan irin olup
akmaya başladığında
en başından
hazırlanmış elveda mektupları
planlı bir şekilde satır aralarına yansır
son bir diyalog
can havliyle kurtulmak isterken
kaybedecek neyim vardı tarafı
mor puantiyeli
çürüklere düçar eder

ve zamanla
ve daha da zamanla
ve günlerden bir zamanla

felakete uğrattığınız insanı
mumla ararsınız
can vermediyseniz kalbinde
bal damlıyor demektir
kadersel çizginize
Muzaffer Mar 2019
rem yeri
mağduruyum uzun zamandır
imarlı ifrazlı
hatta
ifrazatlı uykularım var
geçer diyor mütehassıs
saatleri geçirme
bir poşet leblebi yazıyor rengarenk
otanı için depresif günlere
koridor...
dar ve loş
ne güzel de bakmış o yıllar
susçu cazibe
kreşondo çakıp durdu
yüzdü denizlerimde

su dalgası
perma
küt

hepsi içimde
kalıcı yaralar gibi
devşiriyor her defasında
yeni bir kesiğe
son geyşa da gitti
şeyla bakıyorum maziye
dün de
kalsa da dikiş izi
sırıtıp
tepemi attırıyor
makas unutuyor kimi
ölmezsem bir ümit sözde

ama geçti bor’un festivali
woodstock gündem’de
eski kayıtlara bakıyorum
jimmy esrarla sahnede
ama tırmalamıyor kulağı
üflüyor sadece
kim anıyor beni bilmem
belki hapın etkisinde
yürüyorum

yollar buz
başım kel
gözüm perde

ne zaman kliniğe gelsem
kayıp oluyorum bu evrende
akşam soğuk bir odam var
bir mum, biraz meze
bir de şarap olur mutlaka
gülümser plaktan zeki
göçerim hayallere

yakışıklı ölümdür tek arzum
şişmeden kafa, gövde

uzatırlar bir şarkıya kefeni
usulca girerim içine...
Muzaffer Apr 2019
özenti mi
dünyanın dört bir yanından kuş uçurmak
ya da
yakan top oynamak şükran günü
hindi çığlığında

clark çeksem uzaktan
öpsem vaftizli dudağını mona’nın

ne çıkar tango
yahut çiftetelli oynasam

kime ne
odun beline sarılsam şefika’nın

ben benimdir, ben’imdir şiir
ama ben değil, sanat evrenseldir

victor’un
hüzzam şarkısı sefiller

tolstoy’un
geçimsiz oğulları
savaş ve barış

hatta
da vinci’den
çekici vince kadar
yazılabilir

yazabilirim
paco de lucia’yı
yılmaz güney
leyla gencer’i

ve
phuket caddelerinde
karahindiba olduğumu
zeytin yağlı sarmaya
bar hesabı yüzünden
ayıp mı

suç mu
yazsam yırt kazım’ı
ki
yazmışlığım vardır,
mala vurmaya geldim’i
buharlı mevsimin
puslu geçitlerinde

lâkin biraz büyüdüm galiba
büyüydüm bi zaman yani
harcandım sonra
fakat, istikrar göklerde
göklerse mısraların
tarçınlı tavuk göğsü..

ve otobanda uçuşan
mavi, beyaz,
turuncu arabalar
eskitirken günü örsümde
baraquda gibi
göz kırpmayı özlüyorum
wise’ın gülen gözlerinde...
Muzaffer Apr 2019
kırık kalbiniz endişe etmediğinde
daha rahat yürünebilmekte dik yokuşlar
ve zirveye vardığınızda
sizi mavi bayraklı derin bir huzur karşılamakta
elleri lotus çiçeğini andıran
küçük afacanların sevinçli yüzlerine ayrı ayrı baktığınızda
tek şeritli bir yolda nasıl yaşlandığınızı görebilir
saatler, hatta günlerce usanmadan izleyebilirsiniz
örneğin, ilk kalp ağrınız bir faunusun içinde
sabah dozu olarak göz pınarlarınıza sunulabilir
fakat tek bir hücresine dokunmanıza izin verilmez
damlayan her bir göz kristali bir sonraki aşk hikayenizin
görüntüsüne ödenen peşinat değerini kesbeder
en çok sevilen, en çok alanlar listesinde en üst sırayı teşkil etse de
best lover oldukça pahalı bir hatırlatmadır ve o prezenteyşında
kesinlikle kristal damlacıklarına izin verilmez
ki
kural ihlal etme hakkınız mevcut olsa da
bedel olarak en başından tüm yürüyüş ve soluk
niyet ettiğiniz konuma dek silinir ve gösteriyi hatırlamanıza izin verilmez
bu bağlamda oldukça hayal kırıklığı yaşansa da
seçilmişlerin yüksek bir bölümü level atlamakta
ve ölüm boyu yaşam ödülüne hak kazanabilmektedir
diğerleri için sürecin olumsuz renkleri iniş merdivenlerine yansır
ve başlangıç noktasına geri döndüğünüzde
sizi grammy’ye aday esmer bir ezgi karşılar..

hakuna matata ( keyfine bak )

sıran henüz gelmedi...
Muzaffer May 2020
sokaklar
İrma değil gittin gideli
ne tuhaf
dün gibi
hoş çakallı zaman
halbuki
hoş bir çakalmış selfy
baktıkça pişmanlığı ısıran

yapışsaydım koluna
gitme kal diye keşke
kalır mıydı muamma

colour
colour
bakışır mıydık
sen yeşil, ben mavi
biliyorum uygunsuz
huzursuzluktan bu espri
ne tuhaf
hiç gülemedim şu an
tebessüm bile çoktu bize
hatta medikal sanrı
ne gam ki
her şeyi biliyordu tanrı

içten bir dua bekledi
kim bilir
bilemedik son tahlilde
bağlandı dilimiz
kuru dudaktan
musonlu geceye
ve...
saklandı en şatafatlı arzuhal
elma dersem çık
armut dersem yerine

filvaki
psikoloji yalnız bir tay
past time'lı cümleleri
yelesinden savuran
ve ben
sadece seyredebiliyorum
mecalsizlikten
şaha kalkacak biliyorum
heveslense kalem
kıracak bu anlamsız soğuğu
ve koşacak steplerimde
kalp yılkısı
dudaktan kalbe doğru

— The End —