Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Yürüyorum yol yok
                                iz yok
Düşünüyorum sen yok
                                   aşk yok
Bir ormana sapıyorum birden
Adımlarımı kaybediyorum
Gözyaşlarımı tutamıyorum
Senden ayrılamıyorum

Adımlarım hızlanıyor
Gözyaşlarım kayboluyor karanlıkta

Birden bir ışık
             Bir umut
                     Gecemi aydınlatan

Bir ay
            Bir yıldız
                      Belki de gözlerin

Hava daha ağarmamış
Gün doğmamış
Işık yok insan yok
Bir ben bir de aşkın uyanık
Göz gözü görmez zifiri bir karanlık
Yavaş yavaş doğuyor güneş
Bitiyor gece
Gölge gibi beliriyor yalnızlığım
Muzaffer Jun 2019
getto sokakları
sonbaharda ölü renge bürünüyor
ve anlaşılması güç bir nedenle
bir kefen içinde soğuduğunuz
ve şişmeye başladığınız hissi
evlerin pencerelerine yansıyor
meşgule vererecek korkusuyla
her sabah köşesinden geçiyorum
diyagonal adımlarla en sevdiğim evin
geçiş izni bakışlar ve yüzündeki edayla
up date ediliyor her sabah
günaydın geçiyor gözlerinde alt yazı
çok özledim dün sabahtan bu yana
clark çekmeyi bilmiyorum henüz
günaydın çekiyorum utangaçlığımla
diri tutmaya yetiyor ilk göz teması
yirmi adım sonunda
kayboluyor endişem sokak sonunda
mektuplar yazıyorum öğle yemeğinde
sabah vermek gayesiyle amigdalamda
haftasonu bi kahve içebilir miyiz?
ciddi biri yoktur umarım hayatında!
adın ne sahi? sahipsizim, sahiplenmekten korkma
vesaire, ve benzeri, ve daha bir sürü zırva
akşam çöküyor umutlarıma, sokak lambasında
perde tadilatta oluyor o saatlerde
yine de bir ümit utangaçlığımda
şişman kadın çoktan çıkmış oluyor geçerken
kapkara bir perde camın dudaklarında
sabah olacak yine yarın diyorum
bir kelebek gülümseyecek yanağında
mektubu veremeyeceğim yine
o yazana dek, akut utangaçlığıma
seviyor biliyorum, seviyorum ben de
ya o düşecek camdan, ya ben bakarken
vuslat çukuruna..

— The End —