Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer Aug 2019
dün
bugün gibiydi aslında
aynı oksijeni soluduk
aynı güneşte
aynı güneşe akşam
perde çekince
burulurduk sofrada
evlenir gider biri
ya da
rızkı kesilince

dün
bugün gibiydi aslında
bedenler büyüdü biraz
bir de gezindikçe yollar
ve
büyüdü çoraplar yürüdükçe
arlanmadı kopya çekti okullar

dün
bugün gibiydi aslında
asmalar, kelebekler
ve kuşlar
başak sarısı tarla
buluta kafa tutan dağlar
baştan çıkaran deniz
ve
köpüklü aldığı duşlar

dün
bugün gibiydi aslında
ömrü kısa bazısı
eşikten mezara aşklar
ilahi emrin mottosu
merkeze alınan ruhlar
her dakika sevişen dünya
ve
her dakika doğan çocuklar

dün
bugün gibiydi aslında
yeniler, eskiler
ve hepsi
farklı tat'da
Muzaffer Mar 2019
rem yeri
mağduruyum uzun zamandır
imarlı ifrazlı
hatta
ifrazatlı uykularım var
geçer diyor mütehassıs
saatleri geçirme
bir poşet leblebi yazıyor rengarenk
otanı için depresif günlere
koridor...
dar ve loş
ne güzel de bakmış o yıllar
susçu cazibe
kreşondo çakıp durdu
yüzdü denizlerimde

su dalgası
perma
küt

hepsi içimde
kalıcı yaralar gibi
devşiriyor her defasında
yeni bir kesiğe
son geyşa da gitti
şeyla bakıyorum maziye
dün de
kalsa da dikiş izi
sırıtıp
tepemi attırıyor
makas unutuyor kimi
ölmezsem bir ümit sözde

ama geçti bor’un festivali
woodstock gündem’de
eski kayıtlara bakıyorum
jimmy esrarla sahnede
ama tırmalamıyor kulağı
üflüyor sadece
kim anıyor beni bilmem
belki hapın etkisinde
yürüyorum

yollar buz
başım kel
gözüm perde

ne zaman kliniğe gelsem
kayıp oluyorum bu evrende
akşam soğuk bir odam var
bir mum, biraz meze
bir de şarap olur mutlaka
gülümser plaktan zeki
göçerim hayallere

yakışıklı ölümdür tek arzum
şişmeden kafa, gövde

uzatırlar bir şarkıya kefeni
usulca girerim içine...
Muzaffer Aug 2019
parfümlü
tanıtımın büyüsüne ilişik
birkaç fotoğraf kafi
fiyat konuşmak için
aşikare
kaça veriyorsun? demek
büyük küstahlık
o nedenle
yol, yordam biliyor
istismara gebe aşk..

şartname
kibar ve
yüzüne bakılır olmalı
hele de
kültür mutfağı..
döktürmeli gözler
söz söze gelince..

aperatif
ve sıcaklar neyse de
bak, bu tatlı
fecii derece önem arzediyor
diz dize gerilince

cüzdan
kalınlığında olmalı
kıkırdak yapı
ki
incir,
çuvalında
fresh’liği muhafaza edebilsin
bünyeye göre birkaç zaman

porsche’*** tabakta
kadın budu köfte kimi
kimi bir simit, çaya tav
kimi,
bütün STK’ları tarar
umurundaymış gibi aşk
kıçını poh pohla dur
7/21 durmadan..

ego’ya bağlanıyor
şüphesiz yollar
hırs ve ihtiras
boklu bir kalemde aranıyor
endorfin çoğu zaman
işbu raddeye gelince
gol değeri kazanmıyor
bacak arası atılan aşk

bir heykeltraş niçin aldatılır
ya da
bir ressam
ya, bir operetse kurban
veya şiir adı altında
mektup yazan

foseptikten farkı yok
sanal kerhanelerin mirim
kaç delikanlı çıkarmış
bir kadını çukurdan..

..
Eh vos
tatacombo
soy yo
di
no me oyes
tataconco
soy yo sin vos
sin voz
aquí yollando
con mi yo sólo solo que yolla y yolla y yolla
entre mis subyollitos tan nimios micropsíquicos
lo sé
lo sé         y tanto
desde el yo mero mínimo al verme yo harto en todo
junto a mis ya muertos y revivos yoes siempre siempre yollando y yoyollando siempre
por qué
si sos
por qué di
eh vos
no me oyes
tatatodo
por qué tanto yollar
responde
                y hasta cuándo
Muzaffer May 2020
mümkün mü
unutmak
tebessümün davetkar çığlığını
itiraf etmeliyim ki
şiddetli yağan
yılların ardından bile
hala sıcak
ve aloe vera tazeliğinde
belimden beline boşalan
yağmur damlacıkları

eritsek
bitter tadında
güneşi ibraya çağırıp
sıcak
çikolata nefasetinde
bir kaşık sen
bir ben
yalayarak
gökteki siyah bulutları

banyo
aynasında mı
hala selfie'miz
hala
mavi miyim gözlerinde
perili köşk sen
parliament gece
ben

uzun
değil artık saçlarım
sezar yüzünden
alesia'ya
gitmem gerekti
getorix'e
örmek için kalın duvarlar
gözüm kara, sözüm har
patakladım
hergeleyi de
kapalıydı dudağından
dudağıma çıkan
bütün yollar

yaşlandım biraz ben
ya sen
hala fit misin
dağ, dere, ova
papatya mı
hala rengin

avuçlasam yüzünü
seviyo, sevmiyo
diye
nereye çıkar bahtımız
söylesene pirinç tanesi
söyle de
yeniden açsın
kal.. çiçeklerimiz

— The End —