Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
waktu itu kita jalan keluar malam-malam
awalnya sedikit hangat didalam ruangan yang temaram
lalu kita melangkah keluar, dan dinginnya malam buat semuanya menjadi suram
sepertinya angin kencang menjalar dengan kejam
malam menjadi bisu, sambil berjalan pun kita berdua diam

lalu kamu menunjuk-nunjuk bangunan dengan lampu-lampu dan dinding kayu
sepertinya hangat disitu, kalau tidak salah kamu bilang begitu
saya setuju
dengan kamu saya selalu setuju
dijalanan kecil kita melangkah kesitu buru-buru

didalam sana udara dingin sudah tidak terasa lagi
dengan hati yang riang saya pilih coklat panas dari menu yang kamu beri
kata orang coklat bisa menghasilkan hormon endorfin
bisa membuat hari yang sedang bermuram durja menjadi tersenyum kembali

lalu saat itu coklat panas sudah ada didepan saya
saya sentuh pinggiran gelasnya
hangat
saya minum perlahan-lahan
sedikit demi sedikit, tanpa tergesa-gesa
sengaja
karena tidak terlalu besar ukurannya
kalau cepat habis bagaimana?

lama kelamaan habis, semuanya juga akan habis
saya ingin gelas kosong bekas coklat panas ini tidak digubris
tapi akhirnya pelayan itu datang dan mengambilnya sambil tersenyum manis
kehangatan kembali terkikis dan menipis

kita kembali berdiri dan keluar menelusuri malam yang dingin
kembali bergelut dengan angin
ingin saya bawa satu gelas coklat panas itu lagi
tapi dia akan membeku seiring berjalannya waktu, mungkin

tanpa suara, saya tahu kamu mendengar
tanpa cahaya, saya tahu kamu melihat
tanpa kata, saya tahu kamu mengerti

maka, terimakasih untuk ‘coklat panas’ nya.
mungkin bisa kita seduh kembali suatu saat nanti


Jakarta, 27 Desember 2012
*(puisi ini bukan tentang apa-apa. puisi ini tidak berarti apa-apa. puisi ini tidak ada yang mengerti selain saya dan satu orang lagi. puisi ini tentang sebuah Rahasia)
Muzaffer Aug 2019
parfümlü
tanıtımın büyüsüne ilişik
birkaç fotoğraf kafi
fiyat konuşmak için
aşikare
kaça veriyorsun? demek
büyük küstahlık
o nedenle
yol, yordam biliyor
istismara gebe aşk..

şartname
kibar ve
yüzüne bakılır olmalı
hele de
kültür mutfağı..
döktürmeli gözler
söz söze gelince..

aperatif
ve sıcaklar neyse de
bak, bu tatlı
fecii derece önem arzediyor
diz dize gerilince

cüzdan
kalınlığında olmalı
kıkırdak yapı
ki
incir,
çuvalında
fresh’liği muhafaza edebilsin
bünyeye göre birkaç zaman

porsche’*** tabakta
kadın budu köfte kimi
kimi bir simit, çaya tav
kimi,
bütün STK’ları tarar
umurundaymış gibi aşk
kıçını poh pohla dur
7/21 durmadan..

ego’ya bağlanıyor
şüphesiz yollar
hırs ve ihtiras
boklu bir kalemde aranıyor
endorfin çoğu zaman
işbu raddeye gelince
gol değeri kazanmıyor
bacak arası atılan aşk

bir heykeltraş niçin aldatılır
ya da
bir ressam
ya, bir operetse kurban
veya şiir adı altında
mektup yazan

foseptikten farkı yok
sanal kerhanelerin mirim
kaç delikanlı çıkarmış
bir kadını çukurdan..

..
Muzaffer Mar 2020
son sayfayı okumadan
aşk romanı almayın..

ilk sayfaların heyecan
ve endorfin salgıladığı
doğru olmakla birlikte
bir süre sonra
sadece akışkanlıkla ilgili
sıkıcı bir alışkanlık
haline büründüğü
bilimsel tespitlere dayandığından
sık sık
endişeye  gider
hatta yatıya kalırsınız
ruh halinizi tahrip eden
bulguların gerçekliğinde
kriminal deliller
sizi hayattan soğutur
ve sırça bir hapishanede
o romanı tekrar tekrar okur
keşkelerin keşkek
sütlerin kaymak tuttuğu sayfaları
göz yaşıyla yıkarsınız
süreğen ve olağan
bu kısır döngü
duygusal bir boşlukta
kraliyet mensubu
olarak algıladığınız
bir sırtlanın
sihirli sözlerine hapsedebilir
kaybedecek birşeyi
olmayan insanların
dolçe vita ruhları
birkaç mailden sonra
görüntülü açılımların
kapısını aralar
sahte mimiklerin
açık çeklerine
keşideci olduğunuzda
garsonyer
ya da
duvarları buzdan
otel odalarının kapısını aralar
şiirlerin etkisini doya doya yaşar
hatta bir süre
bu trajik sayfadan ayrılamazsınız
fakat bıkkınlık duygusu
suratlardan irin olup
akmaya başladığında
en başından
hazırlanmış elveda mektupları
planlı bir şekilde satır aralarına yansır
son bir diyalog
can havliyle kurtulmak isterken
kaybedecek neyim vardı tarafı
mor puantiyeli
çürüklere düçar eder

ve zamanla
ve daha da zamanla
ve günlerden bir zamanla

felakete uğrattığınız insanı
mumla ararsınız
can vermediyseniz kalbinde
bal damlıyor demektir
kadersel çizginize

— The End —