Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer Feb 2019
Bu sabah
ne kadar
sıkıcı pencereden bakmak
midesi bulanık hava
hamile martılar
siren sesi
ve yağ kokusu komşuda
sıkıcıyız bu sabah
kibirli ve kızgın
ve ağlamak üzere aynı anda
aynı anda düzüşmekte kediler
cünup akmakta trabzandan
merdiven
viskiyle yıkanmalı artık
ve
infial mevzubahis parkta
iki ergen
dudak dudağa öpüştü önce
sonra gülüştüler
erkek olan tokatı patlattı
diğer erkek ağlamadı bile
ne tuhaf
sosyalleşemiyoruz artık
yarıçıplak kadın resimleri
her yerde var onlar
radyo, televizyon
ve gazeteler
işkence gibi sıkıcı hayat
fasikülleniyor ruhuma
leş kokuyor ağzım
oral faaliyetten
kıçı açık
uyuyor gina yatakta
ve
ve
pembe ceket
almalıyım kendime
ve pamuk şeker geceye
sevişmek istiyorum yine
ve içmek
şarap
sigara
ve yumruk atmak
göğün taşaklarına
işe ve rahatla!
yazmak camın buğusuna
ne kadar sıkıcı bu sabah
ve hayat ona keza
aldanış ve faturası
ipine
güven olmaz kuyular
boşanan çiftler
ve
boşalamayanlar
hırsızlar, pezevenkler
ve cinayet skeçleri

ve çocuklar
dahi planı yaradanın
bi’ onlar geliyor hakkından tanrının...



Vaha
Muzaffer May 2020
sokaklar
İrma değil gittin gideli
ne tuhaf
dün gibi
hoş çakallı zaman
halbuki
hoş bir çakalmış selfy
baktıkça pişmanlığı ısıran

yapışsaydım koluna
gitme kal diye keşke
kalır mıydı muamma

colour
colour
bakışır mıydık
sen yeşil, ben mavi
biliyorum uygunsuz
huzursuzluktan bu espri
ne tuhaf
hiç gülemedim şu an
tebessüm bile çoktu bize
hatta medikal sanrı
ne gam ki
her şeyi biliyordu tanrı

içten bir dua bekledi
kim bilir
bilemedik son tahlilde
bağlandı dilimiz
kuru dudaktan
musonlu geceye
ve...
saklandı en şatafatlı arzuhal
elma dersem çık
armut dersem yerine

filvaki
psikoloji yalnız bir tay
past time'lı cümleleri
yelesinden savuran
ve ben
sadece seyredebiliyorum
mecalsizlikten
şaha kalkacak biliyorum
heveslense kalem
kıracak bu anlamsız soğuğu
ve koşacak steplerimde
kalp yılkısı
dudaktan kalbe doğru
Muzaffer Feb 2019
Kim kime karıştı
kimliği bulanık gecede

tuhaf yıldız gülümsedi arkamdan

tiyosunu verdi
oktavlık bir yokuşta

saat yönüyle ilerledim
yürüdüm saklambaç sokakta

hapşırık tuttu boğazı
nane limon kaynat dedi.
cüsseli bir neon

makyajlı vitrin ona keza
seslendi göğün kızı sonra

şifalanmalısın
bir an evvel. dedi
uzanıp bir ayetin koynuna...
Muzaffer Feb 2019
I

uzakta
çocukluğumun çitlenbik sesleri
bir zıvananın ucunda
kaçıyoruz
bekçinin ayak sesinden tıknefes
ilmek ilmek sökülüyor korku
Pierre’den Eyüp’e vardığımda
büyük bir yumağa dönüşüyor
patlangıç günlerim

II

uzak
lise çağımın devrimci türküleri
derdest edildi
coplandı integral
bıyıklı polis tarafından
kokusundan mı bilmem
almazdık kaçan topu Haliçten


III

uzak artık
Kapalıçarşı’da hanutçu sesleri
kebaplara sinmiş cızır cızır
Astarcı han öğle vakti
samanlar içinde yorgun düşmüşüm
karşımda kız arkadaşım Jennifer
kahvem orta endişeli
gazozda asit olmak istiyorum
her yudumladığında
uçak saati yaklaşıyor
tuhaf bir ağrı göğsümde
gidecek zaman dönmemek üzere
biliyorum
sancı dinsin istemiyorum

uzak şimdi uzak
çok daha uzak
umutlarım...


Vaha

— The End —