Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
grumpy thumb Jul 2016
"Ah, grumpy thumb have you met------?"
He stood aside.
I saw a wave of hair so slight,
black as jet.
Shoulder length
faint apple scent.
Pale blue eyes,
button brows creased mild.

"Hi." A little shy.
Our hands touch.
Her's: soft, warm and dry.
"Hello."
A friendly shake then let go.
A smile, matt salmon-pink lips.
Fine laughter lines.
Genuine.

Host makes a beline.

Feeling a little uneasy, "I'm not good at these things....." indicate with a nod.
Her smile stretches.
Button brows an animated lift.
Stepping closer, "Me neither.
To be honest Grumpy, I'd prefer beer and pizza."
Tingle laughter.
"Me too, but when in Rome!"
I take two champagne flutes off a walking platter.
We clink.

"Shall we?" Slender arm snakes round mine unexpectantly.
Sidestepping the gathered bulk of people we find space.
My eyes trace the small dimples of her cheeks. Nostrils flare, better to remember the bloosm of her hair.
"With all the cackle, I didn't catch your name."
"Oh, it's---------"
The host returns again.
Muzaffer Apr 2019
özenti mi
dünyanın dört bir yanından kuş uçurmak
ya da
yakan top oynamak şükran günü
hindi çığlığında

clark çeksem uzaktan
öpsem vaftizli dudağını mona’nın

ne çıkar tango
yahut çiftetelli oynasam

kime ne
odun beline sarılsam şefika’nın

ben benimdir, ben’imdir şiir
ama ben değil, sanat evrenseldir

victor’un
hüzzam şarkısı sefiller

tolstoy’un
geçimsiz oğulları
savaş ve barış

hatta
da vinci’den
çekici vince kadar
yazılabilir

yazabilirim
paco de lucia’yı
yılmaz güney
leyla gencer’i

ve
phuket caddelerinde
karahindiba olduğumu
zeytin yağlı sarmaya
bar hesabı yüzünden
ayıp mı

suç mu
yazsam yırt kazım’ı
ki
yazmışlığım vardır,
mala vurmaya geldim’i
buharlı mevsimin
puslu geçitlerinde

lâkin biraz büyüdüm galiba
büyüydüm bi zaman yani
harcandım sonra
fakat, istikrar göklerde
göklerse mısraların
tarçınlı tavuk göğsü..

ve otobanda uçuşan
mavi, beyaz,
turuncu arabalar
eskitirken günü örsümde
baraquda gibi
göz kırpmayı özlüyorum
wise’ın gülen gözlerinde...
Muzaffer May 2020
mümkün mü
unutmak
tebessümün davetkar çığlığını
itiraf etmeliyim ki
şiddetli yağan
yılların ardından bile
hala sıcak
ve aloe vera tazeliğinde
belimden beline boşalan
yağmur damlacıkları

eritsek
bitter tadında
güneşi ibraya çağırıp
sıcak
çikolata nefasetinde
bir kaşık sen
bir ben
yalayarak
gökteki siyah bulutları

banyo
aynasında mı
hala selfie'miz
hala
mavi miyim gözlerinde
perili köşk sen
parliament gece
ben

uzun
değil artık saçlarım
sezar yüzünden
alesia'ya
gitmem gerekti
getorix'e
örmek için kalın duvarlar
gözüm kara, sözüm har
patakladım
hergeleyi de
kapalıydı dudağından
dudağıma çıkan
bütün yollar

yaşlandım biraz ben
ya sen
hala fit misin
dağ, dere, ova
papatya mı
hala rengin

avuçlasam yüzünü
seviyo, sevmiyo
diye
nereye çıkar bahtımız
söylesene pirinç tanesi
söyle de
yeniden açsın
kal.. çiçeklerimiz
Muzaffer Feb 2020
esmer gecenin
beyaz dişlerine uğruyorum
köfte dudakların
harlem soluduğu melodiyle
kemanın acı feryadı
zurna tesellisinde
gecekondu bacasından
atmosfere karışırken
mutfaktan yayılan
kızartma kokusuna koşuyor
kıçı açık, sümüğü şelale
yalın ayak çocuklar


sivri sineklerin
asayiş iplemediği
günün ardından
mahallede yeni bir renk cümbüşü
yıldızlara karışıyor

bir köşede oturmuş
beyin objektifimden
kareler çekip
anı ambarına atarken
sigaranın külünü dökmeden içen
dişleri olmayan kadının
kahkasından dağılan
mutluluk enerjisi
bir çok porselen yaşamı
egale ediyor

yemekten sonra
asmalı kamelyadan gelen
anason kokuları
rio karnavalının
başlayacağını işaret ediyor
beline şal bağlamış
süt beyaz kızların
9/8
dansları
kalça okyanusları
dalgalandırırken
kıvrımların dip yaptığı
dairesel figürlerde
büyüdüğümü hissediyorum

ve
uyku damlacıkları
yatağa sızan çocukların gözlerinden
balonlar uçuruyor sabaha
tutmak için harçlığın
rengarenk gözlerinden

herkez odasına çekildiğinde
günün yorgunluğunu
ıslak bedenler alıyor
anason kokulu cangıllarda

petunyalar gülümsüyor
kasıkları gergin nehirlerin
ağaçları öpen pembe dudaklarında
This poem is Turkish. Thanks for reading.

— The End —