Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer Feb 2019
I

uzakta
çocukluğumun çitlenbik sesleri
bir zıvananın ucunda
kaçıyoruz
bekçinin ayak sesinden tıknefes
ilmek ilmek sökülüyor korku
Pierre’den Eyüp’e vardığımda
büyük bir yumağa dönüşüyor
patlangıç günlerim

II

uzak
lise çağımın devrimci türküleri
derdest edildi
coplandı integral
bıyıklı polis tarafından
kokusundan mı bilmem
almazdık kaçan topu Haliçten


III

uzak artık
Kapalıçarşı’da hanutçu sesleri
kebaplara sinmiş cızır cızır
Astarcı han öğle vakti
samanlar içinde yorgun düşmüşüm
karşımda kız arkadaşım Jennifer
kahvem orta endişeli
gazozda asit olmak istiyorum
her yudumladığında
uçak saati yaklaşıyor
tuhaf bir ağrı göğsümde
gidecek zaman dönmemek üzere
biliyorum
sancı dinsin istemiyorum

uzak şimdi uzak
çok daha uzak
umutlarım...


Vaha
Muzaffer Apr 2019
dünyayı tedavi etmemi istiyorlar benden, sıklaştırmalıymışım safları
sağdan say dediklerinde, 1 demeliymişim kadrolu saftorik olarak
sonrası kolaymış, olaymış birine yardım etmesem
kürekle kilo kaybına uğramış fareymiş mesela yolda rastladığım
uygun bir çukura gömmeli diye geçirmeliymişim aklımdan
konteynıra bıraksam, gaz yaparmış vicdan bütün gün

sonbaharmışım, kaldı ki, yaz fortun damağında
dönüp geri bakamaz, plajdan öpücük alamazmışım
hüzünmüşüm biraz işte, üzülmüşüm o yüzden
kapa çeneni diyemezmişim pençedeki deliğe
üşür
ıslanır
büzüşürmüş etiyopya nüfuslu ayak parmaklarım

ama yetmezmiş, bu daha ne ki
yollardan bonsai man toplar, karakolda ifadeye gam üflermişim
angaryaymışım ben, asli görevimmiş hayal kırıklığı
atar damar atarlanamazmış mesela
atanırmış kalbe
düşü anket
düşük banket sevdalar

dur sen
bu daha ne ki
sevemezmişim
o da ne demekmiş öyle
işine bakmışım ben

güzmüş, güzelmiş
ama tüzelmişim ben
neme gerekmiş bahar
çileymişim ben
çilek kim, ben kim
soğukmuş
donukmuş
kullanılmışım ben

o benmişim
kederin
ayrılığın karanlık şehri
o ben işte
ruhu bedeni har
varın albatrosa sorun
benim adım sonbahar...
Muzaffer Feb 2020
esmer gecenin
beyaz dişlerine uğruyorum
köfte dudakların
harlem soluduğu melodiyle
kemanın acı feryadı
zurna tesellisinde
gecekondu bacasından
atmosfere karışırken
mutfaktan yayılan
kızartma kokusuna koşuyor
kıçı açık, sümüğü şelale
yalın ayak çocuklar


sivri sineklerin
asayiş iplemediği
günün ardından
mahallede yeni bir renk cümbüşü
yıldızlara karışıyor

bir köşede oturmuş
beyin objektifimden
kareler çekip
anı ambarına atarken
sigaranın külünü dökmeden içen
dişleri olmayan kadının
kahkasından dağılan
mutluluk enerjisi
bir çok porselen yaşamı
egale ediyor

yemekten sonra
asmalı kamelyadan gelen
anason kokuları
rio karnavalının
başlayacağını işaret ediyor
beline şal bağlamış
süt beyaz kızların
9/8
dansları
kalça okyanusları
dalgalandırırken
kıvrımların dip yaptığı
dairesel figürlerde
büyüdüğümü hissediyorum

ve
uyku damlacıkları
yatağa sızan çocukların gözlerinden
balonlar uçuruyor sabaha
tutmak için harçlığın
rengarenk gözlerinden

herkez odasına çekildiğinde
günün yorgunluğunu
ıslak bedenler alıyor
anason kokulu cangıllarda

petunyalar gülümsüyor
kasıkları gergin nehirlerin
ağaçları öpen pembe dudaklarında
This poem is Turkish. Thanks for reading.

— The End —