Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Meleklerin son bestesidir;
Uzaklardan kulağımıza gelen
Ressamların en güzel resmidir;
Âşığın hayalini süsleyen
Türküdür hayat;
Bestelenmeyen…
Sadece notalar değişiyor…
Yalnızım...
Yalnızlıktan bunaldım,
Sessiz bir geceydi,
Herkese yakındım,
Kendim kendime uzaktı,
Sorular yığılmış beynime,
Ne zor bilmeceydi...
Ok yaydan çıkmış arkadaş,
Faka bastın,  kurulmuş tuzak,

Ne zormuş arkadaş,
Sessiz duvarlarla konuşmak,
Uzun gecelerde,
Yalnızlıkla tanışmak,
Resmin başucunda,
Hep mahzunca bakıyor,
Düşe dalınca ümidim,
Hayaliyle buluşmak,
Akıntıya kapılmışsın arkadaş,
Doğru yön ver kalbine,
Nehirler akar gider,
Denizlere kavuşur.
Elbet bir gün arkadaş,
Sevenler de kavuşur.
Su akar yolunu bulur…
Kim akıllı,
Kimdir deli,
Bilemezsin, bilemezsin
Binbir sırlar gizli içinde,
Dantel dantel her nakışta,
Ören bilir, ören bilir.
Sır sahibine aittir. Ta ki söylenene kadar…
Sanki bir başıma,
Yaşarım hayatı,
Yüklenmişim sırtıma,
Bir ben bir de ben,
Gamın kederin bin türlüsü,
Farkında olmadan,
Giderim durmadan,
Bir ben bir de ben,
Kendinle barışık olmak gerek.
Bir günün sonunda,
Bir masal anlatır,
Babası çocuğa,
Şefkatle davranır,
Görünür ne varsa,
Söylenir ne varsa,
Geçmişlerden kalan,
Bir sevda türküsü,
Şu bizim çocuklar...
Bana bir masal anlat …
Anlamıyorum...
İnsanlar çok mu saf,
Akıllı görünmeye çalışıyorlar!
Ya da çok mu akıllılar,
Saf görünüp acındırıyorlar,

Hep ben, daima ben, her zaman ben,
Başka bir deyişle,
Yani ben, evet bana, yok mu bana,
Ne zaman son bulacak?
Hindistan’dan seçim için boya aldık,
Kınası da meşhurmuş onların,
Siparişle gelecek,
Yakacak yanacak kalmadı bir tarafımız,
Eşi dostu, akrabayı, arkadaşı, kardeşi,
Neyimiz varsa, çekip çekiştirecek yanımız,
Sindirimsizlik, hazımsızlık,
Doyumsuzluk, çekememezlik,
İllet olan ne varsa,
Hal ve hasletlerden,
Diz boyunu geçti,
Gırtlağa kadar dolduk, taştık.
Bencillik en üst zirvesine ulaştı, günümüzde…
Gecenin bir derinliğinde,
Ayın parıltılı yüzünü seyre dalmışım,
Cam kenarındayım,
Şehir uyuyor,
Uyumayan bir ben, bir de ışıklar,
Sahibine inat uyumamış bir köpek,
Bir ileri bir geri seğirtiyor,
Arada bir dişlerini gıcırdatıyor,
Penceremden giren rüzgarın serinliğiyle,
Kendimle baş başayım,

En ufak bir tıkırtıya havlayan köpek,
Meşhur etkiye tepki hikâyesi,
Sabırdan değil sadece korkaklıktan,
Tepki vermeyen sadece cılız ışıklar...
Geceler seni içten içe konuşturur…
İnebolu’da daracık sokaklar,
Salı, Cumartesi günleri bir başka,
Yol boyunca kurulur pazarlar,
Tezgah başlarında hep köylü kadınlar,
O minicik hünerli elleriyle,
Boşaltmış küfesinde ne varsa,
Yeşil soğan, kırmızı turp, pırasa,
Bamya taneyle, kesik torba torba,
Pazar olsun nasip neyse, o olsun.
Pembe köşkten doyulmaz bir manzara,
Hırçın mı hırçın,
Kara bir kara mavi, bir tarafta
Sıra sıra dizilmiş,
Yeşil sessizlik bir tarafta,
Evlerin boynu bükük, çatısında taşlar,
Siyah gölgesinde uykuya dalmış,
Bir o yana bir bu yana dağılmış,
Belli ki birbirine dargın kalmış,
Yollar da olmasa dargın kalacak,
Ahşap evler gururlu, dimdik ayakta duruyor,
Arada beton binalar, sinsice sırıtıyor.

Akşam oldu mu, tezat üstüne tezat,
Karadeniz bu fikre sığar mı?
Güneş son noktada kaybolurken,
Başka bir edayla;
Karadeniz güneşi eritirken ufukta,
Şamar şamar üstüne,
O habire şahlanıyor...
Tak takıdı tak tak, ayak sesleri,
Pır pırı pır pır motor sesleri,
Sessizliği yırtarken,
Çılgın bir boğa edasında deniz,
İşte bu, benim balıkçım,
Elinde feneri, bir o yana bir bu yana,
Sallanan takasında dans ediyor,
Şövalye edasında, kavalyesi Karadeniz.

Karadeniz kara sevdam oldu,
İnsanların güzel, İnebolu’m güzel,
Gezmeden göremezsin, gelmeden bilemezsin,
İnsanların güzel, İnebolu’m güzel,

İnebolu hala eskisi kadar güzel mi?
Kamerli gecelerde,
İyot kokulu deniz, karaları döver mi?
İnebolu hala eskisi kadar güzel mi?
Yağmurlu gündüzlerde, fırtınalar eser mi?
Salı, Cumartesi pazara,
Köylü kadınlar gelir mi?
İnebolu hala eskisi kadar güzel mi?
Karadeniz şahlanıp kış ayları, coşar mı?
Sende bir gün geçiren,
Başka yerde yaşar mı?

İnebolu hala eskisi kadar güzel mi?
Sevdan ile tanışan başkasını sever mi?
Geleceğim bir gün sana,
Yoksa hasret biter mi?

Karadeniz kara sevdam oldu,
İnsanların güzel, İnebolu’m güzel,
Gezmeden göremezsin, gelmeden bilemezsin,
İnsanların güzel, İnebolu’m güzel,
Güzel İnebolu’nun güzel insanlarına
Benden selam olsun...
İnebolu Kastamonu iline bağlı, Karadeniz’de küçük ve sevimli bir ilçedir.
Kimyager 10h
Sevdalar,
O eski sevdalar,
Eski diyorsak da eskimeyen
Ama yeni de olmayan,
O ölesiye sevdalar.
Ateş olsa,
Su dökersin üstüne,
Bağlı olsa ip gibi,
Kesersin koparırsın...
Ama yok yok,
Bir kalp atışı,
Bir nefes,
Canınla kanınla seninle beraber...

Kimi de alışkanlık diyor;
Her şeyi bilir ya onlar,
Her şey basittir ya onlara,
Her şey sıradan onlara,
Kendileri gibi...
Farkında değiller, farklarının farkındalar,
Kendileri; kimi zaman
Yaratıcının yerindeler,
Kimi zaman; yaratılanın yanındalar...
Bir yığın aptallar,
Hey gidi aptallar.
Ama olsun,
Her şeye rağmen olsun,
Yaşanmış sevdalar,
Büyük sevdalar,
O ölesiye sevdalar,

Yaşanacak nice sevdalar...
Aynı eskisi gibi,
Şirince ve masumca,
Her türlü övgüye layık,
Aptallara rağmen yaşanacak,
Tertemiz masumca sevdalar,
O ölesiye sevdalar…
Ne kutsal bir duygudur bu!
Kimyager 11h
Bekler, hep bekler,
Gözler yorgun,
Herkeste bir telaş;
Ama o durgun.
Beklemekten yorgun Güneş;
Nöbet değiştirir Ay’la,
Ama o hep bekler,
Yağmuru bekleyemez,
Ağlayan gözlerde;
Sadece, birkaç buruk damla...
Kavuşmak mı ? Mahşere kalmış.
Next page