kim olduğumu kendime ilk kez sorduğumda tek gözlü karanlık bir odada sırtımı sevgi dolu bir kaya'ya dayamış olmanın verdiği huzurla radyo'dan geçen şarkıların plakalarını not ediyordum
biraz daha büyüdüğümde mahalle çeşmesindeki öfkeli kalabağın al topuklarında köpüren halı popülasyonunda kovayla eve su taşımanın bir kamu hizmeti olduğu bilincine vardım ki şalvarı dizine dek sıyrılmış antilop sürüsü beni cezbetmeye başladığında milli parkların en değerli savunucusu olacağımı biliyordum
tüm zamanların en iyi ingilizce çevirmeni olabilmek kırmızı başlıklı kıza orman yolculuğunda eşlik etmekti üç yıl sonunda formasyon dezenformasyona dönüştüğünde hipotenüs paramparça olmuş ortak bölenlerin en büyüğü kader farklı fuckülte kapılarında öpüşmeleri ertelemişti
yetişkin olduğumda türk lirasının konvertibilite durumları ve aet'ye uyumsuzluk sebeplerini araştırırken onlarca tezgahta tecrübe sahibi oldum
pera'nın büyülü çiftliklerine meraklı ineklerine müzükle terapi de bulunma görevini üstlendiğimde yeni bir kesiğe doğru yola çıktığımı bilmiyor sabahı şantözle işkembecide karşılıyordum fakat aramızda ki bu tarifsiz nefasetin kaşıkçı elması'yla uyumaktan daha da paha biçilmez olduğunu evlendiğinde çok daha iyi anladım
ve sonacıma soluklanma gizeminin sanatın diğer dallarında daha yaşamsal bir döngüye sahip olduğu fikri daha cazip hale geldi
artık biyolojik olarak bittiğimin fizyolojik yaptırımlarına yakınen şahit olduğumu hissettiğim bugünlerde bazı organları özlemle anıyor sadece birinin verdiği dimdik morelle pierre'den haliçe kahve ısmarlıyorum