getto sokakları sonbaharda ölü renge bürünüyor ve anlaşılması güç bir nedenle bir kefen içinde soğuduğunuz ve şişmeye başladığınız hissi evlerin pencerelerine yansıyor meşgule vererecek korkusuyla her sabah köşesinden geçiyorum diyagonal adımlarla en sevdiğim evin geçiş izni bakışlar ve yüzündeki edayla up date ediliyor her sabah günaydın geçiyor gözlerinde alt yazı çok özledim dün sabahtan bu yana clark çekmeyi bilmiyorum henüz günaydın çekiyorum utangaçlığımla diri tutmaya yetiyor ilk göz teması yirmi adım sonunda kayboluyor endişem sokak sonunda mektuplar yazıyorum öğle yemeğinde sabah vermek gayesiyle amigdalamda haftasonu bi kahve içebilir miyiz? ciddi biri yoktur umarım hayatında! adın ne sahi? sahipsizim, sahiplenmekten korkma vesaire, ve benzeri, ve daha bir sürü zırva akşam çöküyor umutlarıma, sokak lambasında perde tadilatta oluyor o saatlerde yine de bir ümit utangaçlığımda şişman kadın çoktan çıkmış oluyor geçerken kapkara bir perde camın dudaklarında sabah olacak yine yarın diyorum bir kelebek gülümseyecek yanağında mektubu veremeyeceğim yine o yazana dek, akut utangaçlığıma seviyor biliyorum, seviyorum ben de ya o düşecek camdan, ya ben bakarken vuslat çukuruna..