Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Anlamıyorum...
İnsanlar çok mu saf,
Akıllı görünmeye çalışıyorlar!
Ya da çok mu akıllılar,
Saf görünüp acındırıyorlar,

Hep ben, daima ben, her zaman ben,
Başka bir deyişle,
Yani ben, evet bana, yok mu bana,
Ne zaman son bulacak?

Hindistan’dan seçim için boya aldık,
Kınası da meşhurmuş onların,
Siparişle gelecek,
Yakacak yanacak kalmadı bir tarafımız,
Eşi dostu, akrabayı, arkadaşı, kardeşi,
Neyimiz varsa, çekip çekiştirecek yanımız,
Sindirimsizlik, hazımsızlık,
Doyumsuzluk, çekememezlik,
İllet olan ne varsa,
Hal ve hasletlerden,
Diz boyunu geçti,
Gırtlağa kadar dolduk, taştık.
Bencillik en üst zirvesine ulaştı, günümüzde…
Yüreğimdeki sessizliği,
Boğarcasına susturmak,
Parsel parsel haksızlık,
Diz boyu sıradanlık,
Paylaşmak yerine;
Hesap sormak,
Fedakârlığa bu mudur vefa.?
Sende kalsın, benimdir cefa.
Ama bir seslenirsem,
Bir haykırırsam,
Ama bir esersem,
Şahlanırsam serserice,
Ne yapabilirsin ki ?
Hem de kime.?
Adalet istiyorsam bir parça,
Sadece kendime değil, herkese
Aman kimse duymasın,
Adalette yok, merhamette,
Zaten kimin neyine gerek.
Karın da doyurmuyor,
Bir parça ekmek;
Her şeye bedel.

Zor oyunu bozar derler,
Benim zorum kendimle,
Bir de yalaka insanlar,
Otur oturduğun yere;
Sen kimsin be adam,
Her şeye tamam, o kadar,
Kaderime razı olmuşum;
Bakalım nereye kadar..?
Her şeye tamam dersen senden iyisi yok…

— The End —