Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
İçimde yarın seni göremeyecek olmanın üzüntüsü var
Buğulu, her an ağlamaklı gözlerini görememenin
Sanki çocukken kırmışlar da seni öyle mahzun bakıyormuşsun gibi Dalgalı deniz saçlarını kalbime dolayamamanın
Elini her saçına götürdüğünde yalnızlığın kıyıya vuruyor gibi
Kırgın, buz ellerinle hayata tutunamamanın
Her sımsıkı sarıldığın eller seni bırakmış gibi
Yere kapanmış kimsesiz ağlayan çocuk sesini duyamamanın
Birini kaybetmişsin de onun sessizliği gibi
İçimde bugünün son gecemiz olmasının dayanılmazlığı var
Geri dönmeyecekmişsin gibi

İçimde yarın seni göremeyecek olmanın üzüntüsü var
En çok da seni bunları başkasına derken duymanın çaresizliği var
Muhabbet derken
Müebbete mahkum,
Kuran, namaz, zikirle,
İştigalden işgale giden yolda,
Kalpler pas tutmuş,
Çalarsın kapıları açan olmaz,
Doğru eğrinin gölgesinde,
Duaların Arş’a varmaz.
Var *** avun secdelerle,
Alnını vur seccadeye.
Elbet garipten garip,
Mucibut da’vettir ol Hak,
Habibine iştiyak..
Hz.Musa der ki duanın kabulü için temiz bir ağız gerek…
Bir açılır bir kapanır kapılar,
Kısmetin bağlanmışsa kendini yor boşuna,
Sevdiğini kaybetmiş yavru kuzular,
Garip garip gezer bir başına,
Bir kere yolunu sen şaşırma düşte gör,
Kimse bakmaz gözünden akan yaşına.

Ne ekersen ondan gayrı ne biçersin,
Sakla sırrını kendi söküğün kendin dikersin,
Üç günlük dünya olur olmazı dert edersin,
Mal mülk çoluk çocuk derken, karlar yağar başına,
Kim akıl erdirmiş şu feleğin işine,
Bin akıllıda cevap yoksa bir de şu deliye sor!
Ne ekersen onu biçersin.

— The End —