Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer Feb 2019
Bu sabah
ne kadar
sıkıcı pencereden bakmak
midesi bulanık hava
hamile martılar
siren sesi
ve yağ kokusu komşuda
sıkıcıyız bu sabah
kibirli ve kızgın
ve ağlamak üzere aynı anda
aynı anda düzüşmekte kediler
cünup akmakta trabzandan
merdiven
viskiyle yıkanmalı artık
ve
infial mevzubahis parkta
iki ergen
dudak dudağa öpüştü önce
sonra gülüştüler
erkek olan tokatı patlattı
diğer erkek ağlamadı bile
ne tuhaf
sosyalleşemiyoruz artık
yarıçıplak kadın resimleri
her yerde var onlar
radyo, televizyon
ve gazeteler
işkence gibi sıkıcı hayat
fasikülleniyor ruhuma
leş kokuyor ağzım
oral faaliyetten
kıçı açık
uyuyor gina yatakta
ve
ve
pembe ceket
almalıyım kendime
ve pamuk şeker geceye
sevişmek istiyorum yine
ve içmek
şarap
sigara
ve yumruk atmak
göğün taşaklarına
işe ve rahatla!
yazmak camın buğusuna
ne kadar sıkıcı bu sabah
ve hayat ona keza
aldanış ve faturası
ipine
güven olmaz kuyular
boşanan çiftler
ve
boşalamayanlar
hırsızlar, pezevenkler
ve cinayet skeçleri

ve çocuklar
dahi planı yaradanın
bi’ onlar geliyor hakkından tanrının...



Vaha
Elkhan Asgar Jan 2021
– Ata, üzümə bax gör nə çıxıb,
Atası öpdü onun üzündən.
– Atacan, gözüm şişibdir, bir bax.
Atası öpdü onun gözündən.
– Ata, yandırır günəş üzümü,
Kəsdi atası günün önünü.
– Ata, arılar incitməz məni?
– İncitməz, qızım, onlar kimsəni.
– Yağış yağanda saçım islanmaz?
– Papaq geyərsən, heç bir şey olmaz.
– Atacan, evə çox gec gəlməzsən?
– Getmərəm işə, əgər istəsən.
– Yoruldum yaman, dincələk bəlkə?
– Çox yoruldunsa, gəl gedək evə.
– Gec yatsam bu gün, küsməzsən məndən?
– Mən yox, amma ay inciyər səndən.
– Nə vaxt gedəcəm məktəbə, ata?
– Az qalıb, qızım, həmin o vaxta.
Qızcığaz bir an dayanıb durmur.
Sual verməkdən zərrə yorulmur.
Atanı güdür, gözdən qoymur heç.
Baxır üzünə, qımışır bic-bic.
Sual üstünə sual yağdırır.
Nədir səbəbi bəs bu marağın?!
Dəcəldir yaman, gəzir, axtarır.
O öz gündəlik nəvaziş payın.
Muzaffer Mar 2019
Eylül
tıpırtısında
al
doru
beyaz

doludizgin
saçımda koşan
kısraklar

Zaptedilmez
yangınların sahibi
onlar
gövdeleri’nden
ateş kopardığım
sevda sunakları

Her sevişmeyi
bilir gökler
buluttan gebe kaldığını
ılık yağmurların

ve ıslanarak
şifalandığını
başıboş kısrakların

Gözükara
cangılların sahibi
onlar
ve
yürüyen galobu
gizli padokların

ahh.. kısrak!

Sür
gövdeni dörtnala
yoksul olsun
ister
ister karun...

boşalır
kaderinden birgün
nefes keser yağmurun...
Muzaffer Feb 2019
doğuştan şanslıdır bazıları
şaplağı yer yemez
zıbından kundağa
yeşil bir ormanla tanışır
ama orada yırtıcı kediler yaşamaz
rengarenk sürüngenler de
ayaktan çeneye paradır hayat
çikolata tadında dadılar vardır
ve dil bilen rüküş mürebbiyeler
tanrı izin verse emeklemezler
yürümeden binerler porsche’ye
bazıları doğuştan şanslıdır
çünkü onlar aristokrattır
havalı kolejlere girip çıkarlar
en güzel kızlar peşindedir
"follow me"
bebeğim marka bakışların

günün birinde evlenir bazısı
hiltonda basar nikahı
açık büfe ve şampanya
şık kavalye avuçları
terler belinde kadınların
üstelik kalburüstü şarkıcı da ordadır
uzanmak için marula
çıkıp şarkısını söyler
kabzımallar kuruluna
geçmişte kalmıştır gerdek
biraz beyaz, biraz ayık
bir zaman sonra
su sesi der hayatım
acile uzanır damacana
kutsaldır sezaryenli bekleyiş
ve bir şaplak daha doğar

tam da
bazısının birikmiş kira günü
sevinç ve üzüntünün
dayanılmaz düğünü
varoluşun kelek düğümü be!
denk olmayış sorun işte
boşuna kızıyorum tanrıya
evet evet
şanslı doğar bazısı
ama öteye birşey taşıyamaz
alışkanlık işte...


Vaha
Muzaffer Mar 2019
hergün yazıyorsun
diyordu
*** bir iş bul kendine

seni kimse okumaz
bu saçma hikayen de
karnımızı doyurmaz

ütü işinde becerikliydi
koca götlü daphne

sürekli geriye atardı saçımı
zekamla birlikte
üzüm misali karardım
3-5 yıl

sonra kırmızı bir araba geldi
günün birinde long island’dan

kocaman gözlükleri vardı
beyaz önlüklü gergedanların

karga tulumba severmiş gibi
bileklerim bağlı
sedye
tarlasında buldum kendimi

güney
cepheden yağmur yağıyordu
ve
saat 3 yönüne dönüyorduk
her köşe başından

ve hep aynı resim
aynı dişti ağızdan fırlayan

macun reklamı olduğunu
anlamamıştım
ama sonra hatırladım tabii

süt şişesi kalınlığında hemşire
kepinden tanımıştım
kaba etime
zerk ettiğinde iğne olduğunu

sonra bana abuk sabuk
şekiller gösterdiler
gri bir odada

sürekli
soruyordu dolma burun
bu ne
bu ne
peki bu ne
ya bu ne

hep aynı
cevabı veriyordum
çaydanlık
çaydanlık!

yemekler oldukça kötüydü
beyazlar da öyle

ama dostlar
onlar prima
mc.allison vardı b blokta

acayip severdim
güvercin beslermiş o zaman
büyükçe bir parti vermiş birgün
ve kuşları zehirlemiş

down town
sheriff’i bile gelmiş düşünsene

hayli keyifli geçmiş gece
sabaha karşı herkes hastanede

40 ölü var diyordu gülerek
20 güvercinle 40 domuz vurdum

deli herhalde diyordum içimden
sahi ben neden buradayım

altıma kaçırıyordum mütemadiyen
hergün temiz çarşaf
hergün ters yüz yatak
1yıl sonra
kurul toplandı

her yerde çaydanlık resmi vardı
tuhafıma gitmiş
sormuştum bunlar ne diye

hepsi ayrı ayrı dizayn edilmiş
ve hepsi farklı keyif

köşede olana takıldı gözüm
soruları sularken

ama sürekli
o çaydanlığa bakıyordum
sonra anladım

görüyordum
çaydanlıktan
akıyordu beynime daphne

ve maalesef
yanık tütüyordu çenesi
*** iş bul
iş bul der gibi
kuzineden sarkan dili...
Muzaffer Feb 2020
hergün yazıyorsun
diyordu
*** bir iş bul kendine
seni kimse okumaz
bu dandik hikayen de
karnımızı doyurmaz

ütü işinde becerikliydi
koca götlü daphne
sürekli geriye atardı saçımı
zekamla birlikte
üzüm misali karardım
3-5 yıl

sonra kırmızı bir araba geldi
günün birinde long island’dan
kocaman gözlükleri vardı
beyaz önlüklü gergedanların

karga tulumba severmiş gibi
bileklerim bağlı
sedye
tarlasında buldum kendimi

güney
cepheden yağmur yağıyordu
ve
saat 3 yönüne dönüyorduk
her köşe başından

hep aynı resim
ve
aynı dişti ağızdan fırlayan

macun reklamı olduğunu
ayıkamamıştım
ama sonra hatırladım tabi

süt şişesi kalınlığında hemşire
kepinden tanımıştım
kaba etime
zerk ettiğinde iğne olduğunu

sonra bana abuk sabuk
şekiller gösterdiler
gri bir odada
sürekli
soruyordu dolma burun
bu ne
bu ne
peki bu ne
ya bu ne
hep aynı
cevabı veriyordum
çaydanlık
çaydanlık!

yemekler oldukça kötüydü
beyazlar da öyle
ama dostlar
onlar prima
mc.allison vardı b blokta
acayip severdim

güvercin beslermiş o zaman
büyükçe bir parti vermiş bi'gün
ve kuşları zehirlemiş

suffolk county
sheriff'i bile gelmiş düşünsene
hayli keyifli geçmiş gece

sabaha karşı herkes hastanede
40 ölü var diyordu gülerek
20 güvercinle 40 domuz vurdum

deli herhalde diyordum içimden
sahi ben neden buradayım
altıma kaçırıyordum mütemadiyen
hergün temiz çarşaf
hergün ters yüz yatak

1yıl sonra
hz. kurul toplandı
her yerde çaydanlık resmi vardı
tuhafıma gitmiş
sormuştum bunlar ne diye

hepsi ayrı ayrı dizayn edilmiş
ve hepsi farklı keyif
köşede olana takıldı gözüm
soruları sularken

ama sürekli
o çaydanlığa bakıyordum
sonra anladım
görüyordum
çaydanlıktan
akıyordu beynime daphne

ve maalesef
yanık tütüyordu çenesi
*** iş bul
iş bul der gibi
kuzineden sarkan dili
This poem is Turkish.

— The End —